Harun Adamımsın.

Agbi bir mafya hesaplasmasi var. Biz maktulun nisanlisiyla konusmaya gidiyoruz.
Behzat Amirim'e ulaşamayan Harun mesaj atar. Yüzüne karşı  'a-bi.' dediği Behzat'a mesajda 'agbi' demesi güldürdü.

Aga cinayet var.


Türkiye vatandaşı olmak, daha doğrusu şöyle diyelim, Türklerin tipik özelliklerini taşımak başlı başına bir ironiye sahip olan kişiyi ortaya doğurur. Bu yazıda dolmuşçular, ilişkiler, facebook hava atmacaları ve son dönemlerde rağbeti düşen apaçiler'i konuşaceğüz.

as13r321eqw'e yorum yapan okuyucuya...


'' as13r321eqw '' İsimli yazıya yorum yapan eleman. Ya da bayan. Ya da kadın. AT amk AT! Neyse. Bu yazım sana özeldir:

as13r321eqw

bu yazıda imla kurallarına ve diğer sikim şeylere dikkat etmiyorum. Bugün 2de sevgilim diye nitelendirdiğim bayanın beni tribe sokup elimi kolumu duvarlara vurdurup şişe kırdırması sonucu daha bir sinir olarak biraya abandım.

Atarlı Zagor

Kapalıyız! (2) dedim ama yazmadan da duramadım.

Saat 5 gibi (geceden bahsediyorum) sıçrayarak uyandım yataktan. Rüya falan da görmedim. Aksine. Uyandığımda Durmuş'u gördüm.

Zagor/Sayfa 2


Kapalıyız! (2)

Finallerin başlangıcına az birsüre kala blog yazma işini bir tık gerileterek aranızdan bir adım geri çıkıyorum a dostlar. Ocak 10'dan sonra aranızdayım. yer yer gelip, kafanızı sikip geri gidebilirim. Bu da benim bir zaafım işte. (bu da benim bir zaafım işte derken ne bok demiş diyenler için. Buyrun efendim 0:15 'E zaplıyoruz http://www.youtube.com/watch?v=s6SwEfd9e3M) Neyse. Ben gidiyorum. Bol filmli, müzikli, resimli; özet olarak bol taşaklı günler.
Zagor.

Zagor'a Sürpriz !

Yazının ciddiyetini anlamak için, öncesinde şu satırları okumanız daha makbul olacaktır. (OKU)
Masayı kurdum; peynirimi, sosisimi, portakalımı, zeytinimi, ayva reçelimi ve en önemlisi sallama çayımı izlerken, ani bir şekilde kapı açıldı. Baskına uğramış anarşist gibi nereye bakacağımı bilemedim. KAPIDAKİ İSİM DURMUŞTU. Sonra sakin görünmeye çalıştım ama durum bundan ibaretti:



Sonra 'pazartesi gelecem' diyen adam neden pazar akşamı gelsin diye düşündüm. Aklımdan geçen düşünce şuydu:


Ardından usulca '25li Lipton Sallama Çay'ı çıkarıp; 'Çay içecen eğer burda var ha' dedi. 3 liraya 'BAYCE' adlı çayı almam sonucu direkt sordum. 'Kaça aldın onu?' Cevabı onun için normal benim içinse yürek burkan bir cevaptı:

'Amına goyim geçen sene iki puçuk liraya alıyoduk buğu, bu sene zam gelmiş. Üş lira verdim. Gazıklandık ama ossun.'

1 Kasım


Haftasonu bana 'para harcamak' ve 'yemek yemek' ,yani dolaylı olarak para harcamaktan başka bir şeyi çağrıştırmıyor. Sırf kahvaltı ile öğle yemeği, başarabilirsem de akşam yemeğini birleştirmek için saat 16ya kadar yatağım içinde yarı uyur, yarı uyanık vaziyette debelendim(debelenmek: dönmek) Kahvaltımı koyuyorum bakın da ağzınız sulansın lan. Böyle ekşi ekşi, bol tuzlu, kaşık kaşık NAR!
Şu an bana küfrediyor olabilirsiniz.

Haa en önemli yeri atlıyorduk ya. Dün gece yani cumartesi gecesi yurdun önünde sızmaktan son anda kurtulup odaya girdiğimde bilgisayarımın üstünde bir not buldum. Sizce kimden? DURMUŞ!
Gelecem...

Keşke bi arasaydın be Durmuşum. Ben kirli çamaşırları ne ile götürücem(erkeklikten ödün vermemek) çamaşırhaneye? Al bakalım 2 gün daha tinerci gibi gezicez. Canın sağolsun. Yalnız notu bulunca çok duygulandım lan. Sebebsiz bi gülümseme oluştu yüzümde.

Neyse efendim. Saat 18 veya 19a kadar mal mal odada dolaştım. Oyun oynadım(GTA Vice City). Sonra çamaşırların arasında, poşetin içinde kalmış bir yarım ekmek gördüm. Durmuşun tost makinesini 4 saniye içerisinden poşetten çıkarıp fişe taktım. Ardından dolabı açtım. Sadece ayva reçeli vardı ekmek arasına koyulabilecek. Tost makinesi içinde o ayvanın ısınarak aldığı tadı siz düşünün. Sıçayım lan nereye kadar kıscam. Kıs kıs 30 kiloya düştüm dedim. Bir delilik alışverişe çıktım. Kafamda milyon soru var. Cebimde 30 lira var. Göte gelmesek bari diye düşünürken, aniden 'Bısağıt biyeğde!' dedim. Dolmuşçu 5. vitesten boşa atıp frene yaklaşık 2 saniye içerisinde abandı. Adam 'Dolmush Master' seviyesine nüksetmiş yani. Para çekeyim şimdi göte gelmeyelim dedim. Hesapta 20 lira var. Cebimde 30 lira. Ve ayın 1'i durumu siz düşünün bak. Neyse gittim alış-veriş merkezine. Direkt kaşar reyonuna yöneldim. Kaşar reyonu ne amına koyım. İşte kaşar alıcam. Baktım 15 liraya 1 kilo kaşar. Hmm.. 700 gram kaşar 10 lira. O çalışmayan kafam aniden çalıştı ve öyle bir oran orantı çıkardı ki ortaya en son kulaklarımdan duman çıktığını hatırlıyorum. Neyse efendim. En son, 6,41 TL'ye yarım kilo süzme peynir aldım. Sonra yarım kilo da sosis aldım. (zevkine düşkün ya pezevenk. Ekmek arası peynir yiyemiyo. Göt) Ona da 3 lira 44 kuruş bayıldım. Tam çıkmak üzereyim 'anansi! çay yok lan' diyerek geri döndüm. 25li sallama çay kutusunu 50li nasıl anladıysam 'ehehe çok ucuz amk illa lipton mu içcem' diyerek ona da 2 lira 93 kuruş bayıldım. Sonra tostu yaparken ekmek yapışıyor dedim ve margarin almak için tekrar mağazada dolaşmaya başladım. En ama en ucuz margarini buldum. Sabun gibi bir şey amına koyım. 1 lira da ona verdim. Kasaya yönelicem artık götümüze giren meblayı ödemek için. Ama diyorum ki burası rahat 20 lira tuttu. Durdum bi hesap hemen. Hooop. 15 lira bile tutmamış. Yardır Zagor. Şaraba düşücez bu akşam dedim. Gittim şarap aldım. Ona da 8 lira 25 kuruş bayıldık ama içime oturmayan tek şey o oldu. Sallama çayın 50li değil de 25li olduğunu anladığımda 'hassiktir be rıfat abi!' dedim. Lipton'un 25li paketi 3 liraydı amına koyım. 7 kuruş için 'BAYCE' diye bi markanın çayını mı içiyorum ben şimdi? Bu arada şu an aldığım şarap, sosis ve peynir ellerinizden öper. Yani yazıyı yazarken de onları öldürüyorum. Buyrun bu da kanıtı. Ne deniyordu ona. Şey. Hah! CAPSLİ!
Sıcak kırmızı şarap, sosis ve süzme peynir...
Ehehe. O şarabı gıdım gıdım içiyorum. Her ne kadar 'KÖPEKÖLDÜREN' de olsa Louis Armstrong eşliğinde çok sağlam gidiyor.

Bu arada eğer o yataktan çıkmayıp, bugünlük yemeğim 'nar' ve 'ısıtılmış ekmek arası ayva reçeli' olsaydı 22 lira 3 kuruşum cebimde duruyor olacaktı.

Hadi lan. Çok iyi bakın kendinize. Büyük ihtimal sızarım ben bugün yatakta. Yarın sabah tiyatro eğitimi var ama uyanamazsam da gitmem bu kadar basit. Taşşağınız bol, dalağınız daim olsun.

Zagor.