9 Ekim

Neşet Ertaş-Haydar Haydar. İşte bu şarkıyı -şarkıdan da öte bir şey gerçi- dinleyince masamda rakı olmadığı için kendimden utanıyorum.

Bugün sabahın 8inde uyandım. Kahvaltı bana çok saçma geliyor. Direkt okula doğru yola koyuldum. Sokağa adımımı atar atmaz karşımdan 2 tane çevik kuvvet polisi geldi. 12 sene önceki halleri aynıydı. Ruhsuz, selam versen 'ben buraların ağasıyım bana selam veremezsin' diyecek tipleri...

Üniversiteye yaklaştıkça hayatıma 12 yıl önce sıçan başka bir şeyi daha gördüm. Adını hatırlayamadığım şu zırhlı, kocaman, dev tekerlekli çevik kuvvet zırhlıları. Anladığım kadarıyla bugün günüm oldukça bok geçecekti.

Hukuk dersinde ''gecekondu' yıkımları ve devlet' konusunu işledik. Hocanın bu konuda pek bildiği yoktu. 'Eğer evinizi yol geçecek alana yaptıysanız devlet her türlü orayı alır yıkar'

''KEŞKE DEVLET SADECE EVİMİ ALSAYDI BENDEN''

Lafa karıştım direkt. Konuştum, konuştum, konuştum... Beni susturan ise kalbimin sıkışmaya başlamasıydı. Herkes sanki avukat veya devlet adamıymışım gibi dönüp bana bakmıştı. Ben halk adamı olmayı yeğlerim.

Bundan sonra Cemal Süreya baba yarımdır.

Sabah gördüğüm 2 çevik kuvvetin üzerime yürümesi ve beni aniden 8 yaşıma döndürmesi, çevik kuvvet arabası, derste konuşulanlar, kalbim... Günümün tamamen bohem içinde geçmesine yetti de arttı bile. Ders çıkışında Burcu, Şevin ve Ceren tayfası takılalım okeye falan gidelim yaptılar. Bir şey demeden bastım gittim. 'Arkama bakmadan uzaklaştım'

Ne acayip terip lan bu. Arkama bakmadan uzaklaştım. Zorunlu bir uzaklaşma içinde değilsen zaten arkaya bakma ihtiyacı hissetmezsin. Benimki de laf işte. Bugün bunu Gizem -veya Gamze adını hatırlayamıyorum- adlı kızla tartışmıştık. Tabi ki çenemin düşüklüğü...

Ardından -adını tekrar hatırlayamıyorum ama ona Atos adını takmıştım- Atos'la derin bir muhabbete daldık. Benim açımdan derin bir muhabetti. Onu da dahil etmek için sürekli, kahvaltı niyetine aldığım, çubuk krakeri; ağzında sakız olmasına rağmen ona uzatarak şirin görünmeye çalışıyordum. Ne konuştuğumuzu hatırlayamıyorum. Hatta ne zaman konuştuğumuzu bile. Sanırım bunu hukuk dersinden önce yaşamıştım.

Bu siteyi ve yazıları; güvenebileceğim, kültür seviyesi belirli bir çıtanın üstünde olan birisiyle paylaşma ihtiyacı duyuyorum. Atos (aha hatırladım lan. Hazal'dı adı. Hatta salak gibi Haz mı al? demiştim) bu iş için bir adım önde görünüyordu. Çıkışta yanına gittim. Direkt(bunu sürekli yaparım. Odun bir adam olmak) 'kaaadın var mı ?' dedim. 'Ihgg.. Ne için ki?' dedi. 'ya kaat işte bişi yazcam' gibi bir şey dedim sanırım. Bisküvi kırıntılarının süslediği bir not defteri çıkardı. Kalemi yan mı tutmalıyım, kağıdı diklemesine mi çevirmeliyim derken yazıverdim işte, binbir korkuyla...

' merhababenzagor.blogspot.com '

[Atos sana güvendim. Okuduysan da okumadıysan da bu site burada kalsın. Bak 'At' sevdası buradan geliyor]

Başka insan başka şehir
Başka lisan başka nehir bilmem ben
Çünkü atlarım henüz dönmedi o geçmişten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ulan illa aklında bir şey oluşmuştur. 'yazıya bak amk' desen bile yaz la.