12 Ekim

Gündüz gündüz Ümit Besen dinledim tribe girdim ya la? Hatta bak çok güzel bir şarkısı var hemen öneriyorum. Adamın sesten ziyade arka fondaki 'Gıuuuğ, çıt tas, guuıığ, tas çıt' efekti adamı tribe sokuyor.



Sınav tarihleri belli oldu. Hayırlısı be gülüm. Bayramdan sonra direkt yapılan sınavlarda hep tökezlemişimdir. Artık tempo şöyle olacak:
-İktisat! Hmpfsss, muhasebe! Hmpfsss, matematik! Hmpfsss!

FETHİYEYE SON 7 GÜN LAN!

Bugün okul çıkışı 'Arapça,Zazaca,Kürtçe' öğrenmeye karar verdim. Sonra vazgeçip mesleğim açısından Almanca'ya yöneldim. İngilizceyi de geliştirmek şart.

Size acayip bir haberim var. DURMUŞ KÖYÜNE GİTTİ.

Atos buraları beğenmiş. Sağolasın.

Ümit Besen dinledim ya tüm gün, çocukluk anılarım depreşti. Bilmiyorum hatırlar mısınız da benim aklıma ilk 'minderden ev yapmak' geldi. 'burası benimmiş meğer evimmiş benim' diyerek; yıkmadan girmeye çalışarak binbir hareketle girerdik onun içine. Saatlerce otururduk. Kristal kola vardı kapağı yıldızlı. Tadı kötüydü belki ama hoştu lan. Hiç unutmam bir ara 'Pepsi' içmek istedim. Anneme yalvar yakar bugünün parasıyla 2 lira gibi bir para aldım. (200 bin falandı herhalde) Mahallenin tontiş bakkalına koştum. Soluk soluğa 'kutulu kola alcam' dedim. Çocuk aklı para bulamaz mantığı ile getirdi Kristal kolayı. 'bu değil amca kutu olcak' dedim. 'Kaç paran var?' dedi. Elimde tutmaktan terlettiğim paraları masaya koydum. Gitti getirdi Pepsi'yi. Eve gider gitmez oturdum içmeye başladım. Bittiğinde kutusu elimde 10 dakika incelemişimdir. Kutunun köşesinde 'Daha Fazlasını İste' yazıyordu. Anneme gittim daha fazlasını istedim. Ayağındaki terliği çıkarması ile kaba etime seri bir şekilde 2-3 kere patlatması bir oldu. 'Ben sana ekmek parasını vermişim gidiyon bi kola daha istiyon. Çık git sokağa el çocuğu gibi oyna biraz!'

Bilmiyorum size hiç oldu mu ama ben akli dengesi yerinde olmayan bir insan gördüğümde içimden bir şeyler kopuyor. 'Şarapçı, deli(mahalle delileri), balıkçı, dolmuş ve taksi şoförü, sarhoş' ben bunlarla muhabbete doyamam. Kasıntı olmazlar. Sen anlatmak zorunda değilsin. Anlatırsan da çekinmeden anlatırsın. Fethiye sahilinde biramı bir şarapçıyla paylaşmayı özledim. Sürekli bira şişeyi toplayan bir amca vardı. Onunla muhabbeti özledim. Bir tane deli vardı. Fethiyenin maskotu. Bilenler bilir. 'Komiser Sedat'. O adam cidden adamdı işte. İstediği her şey olacak. Sürekli sallanır, kendini polis sanardı. Polis kıyafeti ile gezer, kaldırımdan arabalara talimat verir, boynundaki düdüğü öttürür, kulağındaki kulaklıktan sürekli müzik dinler ve bunları yaparken sallanırdı. İşte Komiser Sedat Mersin'e gelmiş. Kaybolmuş. Dün onu okuduğumda çok üzülmüştüm. Ayın 19una kadar yetmesi gereken 20 liranın 8 lirasına gittim iki bira aldım. Oturdum. Neşet Ertaş, ben ve Komiser Sedat karşılıklı muhabbet ettik.

İnsanlar mutlu olmayı bilmiyor. Mutlu olmak 'para' gerektiren bir şey değil. Bu 2+2'nin 4 ettiği kadar bariz bir şey. Komiser Sedat 'düdüğü' ile mutlu olurdu mesela. Bandırmada bir deli vardı. Elinde megafon var, sürekli bağırır. Onun da megafonunu kırmışlardı. Koca adam sokak ortasında hüngür hüngür ağlamıştı. Çevrenize dikkatli bakın. Kesinlikle bir düdük, megafon ve dahası vardır.

Uyuyamıyorum ben derken 02:50'de gözlerimi hayata yumdum.

Komiser Sedat...


Sigara içerdi, o ayrı...

6 yorum:

  1. ''Bandırmada bir deli vardı. Elinde megafon var, sürekli bağırır. Onun da megafonunu kırmışlardı. Koca adam sokak ortasında hüngür hüngür ağlamıştı.'' Bandırmada sen?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mertkan diye bir arkadaşım anlatmıştı. Hatırladığım kadarıyla yazdım işte. ?

      Sil
  2. O deli mutlu bu sıralar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oha çok sevindim ya. Onunla konuşmayı çok isterdim. Adı 'Cemil' di sanırım..

      Sil
  3. Bakarsın olur, konuşursunuz bir gün.

    YanıtlaSil

Ulan illa aklında bir şey oluşmuştur. 'yazıya bak amk' desen bile yaz la.